Hayatın devamlılığını ve yaşamayı simgeleyen ağaçların pek çok türü vardır. “En önemlileri şunlardır:” cümlesiyle yazımıza devam edebilmemiz mümkün değil. Çünkü her ağaç özel ve önemlidir. Her şeyden önce oksijen kaynağıdırlar ve tüm ekosistemin hatta gezegenin kontrollü bir biçimde yol almasında büyük öneme sahiptirler. Biz de bugün yaşadığımız bu gezegen de binlerce ağaç türünden birini ele alacağız: Meşe ağacı.
Meşe ağacı hakkında pek çok söylem olsa da heybetli görüntüsünden dolayı birçok inanışta da olduğu gibi gücü ve tanrısallığı temsil etmektedir. Her mevsim yapraklarını koruyan türleri olan meşe ağacı 400 kadar çeşide sahip. Gövde kalınlığı ise 2 metreye kadar genişleyebiliyor. Türkiye topraklarında doğal olarak yetişebilen 18 meşe türü bulunmakta. Bunların adları; saplı meşe, sapsız meşe, saçlı meşe, pırnal meşe, boz pırnal meşe, tüylü meşe, mazı meşesi, kasnak meşesi, kermes meşesi, ıstranca meşesi, ispir meşesi, Lübnan meşesi, Doğu Karadeniz meşesi, Macar meşesi, Makedonya meşesi, İran palamut meşesi, Anadolu palamut meşesi, yalancı tüylü meşe, mantar meşesi olarak sıralanabilir.
Meşe ağacının meyvesi ise palamuttur. İlkbahar başında çiçek veren, sonbaharda da meyve veren meşe ağacının tohumuna ise pelit denir. Pelit, palamudun içerisinde yer alan ve kestane benzeri bir yemiştir. Meşe ağaçları birçok hayvana da yuva olmaktadır. Kuşlar ve kemirgenler hayvanlar bu ağaçları yuva olarak kullanmakta ve ek olarak kemirgenler ağaç kabuklarını yemektedir. Bu durum yazımızın başında da belirttiğimiz gibi ekosistemin devamlılığını sağladığına bir örnektir.
Şuan dünya üzerinde bilinen en yaşlı meşe ağacı ise Amerika Birleşik Devletleri’nin Güney Carolina Eyaleti’nde bulunan Charleston kendtinde, Oak isimli bir parkta bulunuyor. 1500 yaşından daha yaşlı olduğu tahmin edilen bu ağaç; 20 metre genişliğinde ve 27 metre boyunda.Toplam 1.600 metrekarelik bir alana sahiptir. Çok sayıda şiddetli depremden, büyük hortumlardan ve sayısız sel felaketlerinden de kurtulmayı başarmıştır.
Ülkemizdeki en yaşlı meşe ağaçlarına örnek verecek olursak, Bolu Mamatlar Yaylası’nda yer alan meşe ağacı 1000 yaşında ve 3 metre çapa sahiptir. Türkiye’nin en yaşlı ve en kalın meşe ağacı olduğu söylenen bu ağacın kalın dallarından biri, arı yuvası olduğundan bilinçsizce kesilmiştir. Bu tür ağaçları, koruma altına alarak yaşam alanı sunulmalıdır.
Çankırı il merkezine 27 km uzaklıktaki Yapraklı ilçesine bağlı Karacaözü Köyü’nde; 500 yaşını geçtiği tahmin edilen Koca Meşe adında bir ağaç bulunmaktadır. 2006 yılında tescil edilerek koruma altına alınan Koca Meşe’nin gölge alanı 256 metrekare olup, çapı ise 12,20 metredir.
Meşe Ağacı Nerede Yetişir?
Anadolu’da yaygın olarak görülen meşe ağacının ana vatanı olarak nitelendirilebilecek diğer bölgeler Yunanistan’dan başlayarak Pakistan’a kadar uzanır. Türkiye, Irak, İran, Suriye, Lübnan ve Afganistan’ı kapsayan bir çizgide ilerler.
Çok spesifik bir yetiştirilme bölgesi yoktur. Üstelik kullanım alanı oldukça yaygındır. Bu sebeple uygun bulunan birçok alana meşe ağacı dikimi gerçekleştirilebilir. Ülkemizde birçok karma ormanda görebileceğiniz meşe ağaçlarını aynı zamanda meşe ormanları olarak bir arada da görebilirsiniz.
Meşe Ağacı ve Mitoloji
Eski Yunan’da meşe ağacı oldukça mühimmiş çünkü bu ağacın Zeus’un kutsal ağacı olduğu düşünülürmüş. Hatta bazı büyücüler, kahinler ve falcılar meşe ağacı yapraklarının rüzgarda çıkardığı hışırtıları yorumlarlarmış.
Neolitik ve Paleolitik Çağlar’da ise “meşe ağacı” tanrıçanın bedeni, “meşe kavuğu” ise tanrıçanın rahmiyle özleştirilirdi. Ana tanrıça heykellerinin meşe ağacından yapılması, ağaca ve ağaç altında tapınma geleneğinden gelmiştir.
Meşe ağacına tapınma Avrupa’da Hrıstiyanlık öncesi dönemde de çok yaygındı. Almanlar ve İskandinavlar, Anadolu insanının aksine meşe ağacına tanrıça yerine tanrı olarak tapınmışlardır. Anadolu’da M.Ö. 300’lerde hüküm sürmüş Galatlar’da, meşe ağacını kesenlerin cezası ölümdü. Galatlar’ın hukuksal ve politik yaptırımlarını karara bağlayan kurul olan Drynemeton; “kutsal meşe koruluğu” veya “kutsal meşe tapınağı” anlamına gelirdi ve Tanrı’nın bir görüntüsü olarak kabul edilirdi. Nitekim Galatlar veya diğer adıyla Keltler devasa tanrı heykellerini meşe ağaçlarından yapmışlardır. Galatlar’daki gibi ölüm cezası olmasa da, Roma döneminde de gereksiz yere ağaç kesmek yasaktı. Eğer ihtiyaç dolayısıyla izin alınıp kesildiyse; kesen kişi, onun yerine bir fidan dikmek zorundaydı.
Uygarlıklarda olduğu gibi mitolojide de ağaç kesmenin büyük cezası olduğu hep anlatılmıştır. Çünkü ağaçlar olmazsa yağmurlar yağmaz, topraklar bereketlenmez ve canlıların ne suyu ne de yiyeceği olurdu. Ağaç kesmenin cezası ise açlıktı.
Bugün de olduğu gibi ağaç kesen her insan aslında kendini cezalandırırdı. Çünkü ağaç, yaşamanın ve özgürce nefes almanın ta kendisiydi.
Metin ve Düzenleme:
Şevval Tepe
Çizim:
Şeyma Temiz
Kaynak
http://www.cankiri.gov.tr/koca-mese
https://semrabayraktar.blogspot.com.tr
Yazar
Son Yazıları
- Doğa27 Aralık 2018Mazı Meşesi
- Doğa14 Haziran 2018Bir Yörüğün Gözünden Zeytin Ağacına Bakış
- Doğa26 Ocak 2018Gücün ve Tanrısallığın Simgesi: Meşe Ağacı
İlk yorum yapan siz olun